Aduan Konten Aduan Konten Negatif Aduan Kominfo Aduan Konten Judi Trust Positif Kominfo Cek Internet Positif Cek Blokir Website Lapor Konten Negatif Internet Positif Internet Sehat Layanan Aduan Layanan Aduan Konten Kominfo Trust Positif aduan konten.id aduankonten go id lapor aduan konten cek aduan konten
Eğitim İş İzmir 4 Nolu Şube
Eğitim İş İzmir 4 Nolu Şubesi

TÜM TÜRKİYE’DE İŞ BIRAKTIK, SEFALET ZAMMINI PROTESTO ETTİK

Sendika Haberleri

TÜM TÜRKİYE’DE İŞ BIRAKTIK, SEFALET ZAMMINI PROTESTO ETTİK

Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş, bağlı sendikalar ve kamu konfederasyonlarıyla birlikte, iktidarın kamu emekçilerine reva gördüğü sefalet zammına karşı bugün tüm Türkiye’de iş bıraktık. Kamu çalışanlarının sesini ve haklı taleplerini kamuoyuna iletmek üzere ülkenin dört bir yanında alanlara çıktık. 
Konfederasyonumuz Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri ile bağlı sendikaların yönetim kurulu üyeleri Anakara'da, illerde Şube başkanları ve üyeleri geniş katılım gösterdi.
Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Hüseyin Kara’nın burada yaptığı açıklama şöyle: 
Bugün, emeğimizin değersizleştirilmesine, yaşam şartlarımızın ağırlaştırılmasına, yoksullaştırılmamıza ve insanca yaşam hakkımızın hiçe sayılmasına karşı ülkemizin her köşesinde alanlardayız.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı %44,38’lik yıllık enflasyon oranı, çarşıda, pazarda yaşadığımız gerçeklerle asla bağdaşmamaktadır. Halkı yanıltan bu sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı susmayacağız! Yalanlarla örülmüş bu sistemin illüzyonunu reddediyoruz ve emeğimizin onurunu korumak için mücadele bayrağını yükseltiyoruz!
Kamu emekçilerinin maaşlarına %11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak, alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir. Üstelik bu hakaret yalnızca kamu emekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini de derinden yaralamaktadır. Ekonomik krizle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz!
Artık zamlar, sıradan bir haber olmaktan çıkıp emekçilerin günlük yaşamını alt üst eden bir gerçekliğe dönüşmüştür. Market raflarından temel ihtiyaçlara, faturaların her kaleminden ulaşım ücretlerine kadar fiyatlardaki artışlar, emekçilerin cebine her gün biraz daha yük bindiriyor. Kamu emekçileri, maaşlarını hangi ihtiyaçlarına yetiştireceklerini şaşırırken, art arda gelen zamlarla mücadele etmek neredeyse imkânsız hale geldi.
Ülkemizde kira artışları, artık vatandaşların barınma hakkını elinden alacak boyutlara ulaşmıştır. Ortalama konut kira bedeli asgari ücret düzeyine ulaşmış, kamu emekçileri kirasını ödeyebilmek için adeta öğrenciler gibi ortak ev tutmaya mecbur bırakılmıştır.
2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren %30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen %11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen %15,75’lik zam ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektir. Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı'nın "fahiş fiyatlı ürünleri boykot edin" çağrısı, siyasi iktidarın halktan ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Emekçi ve emeklilere yapılan bu boykot çağrısı, bir avuç ayrıcalıklı azınlığın sokaktan, çarşıdan ve halkın gerçeklerinden tamamen uzaklaştığını açıkça göstermektedir.
Sayın Erdoğan’a soruyoruz: Elimizde bir simit, bir bardak çayla daha neyi boykot edelim? Elektrik faturasını mı? Çocukların eğitim masraflarını mı? Market reyonlarını mı? Ulaşımı mı?
Halkın yaşam mücadelesini görmezden gelen bu çağrılarla, adeta dalga geçercesine yapılan açıklamaları kabul etmiyor ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sorumluluk almayanları silkelenip kendine gelmeye davet ediyoruz!
Bu çelişkiyi asla kabul etmiyoruz!
Halkın alın teriyle oluşturulan kamu kaynaklarının, halkın refahı yerine rant projelerine ve yandaş şirketlerin kasalarına akıtılması, vicdanları yaralayan bir haksızlıktır. Yandaş şirketlerin, kamu kaynaklarını talan edercesine sahiplenmesi ve üstüne üstlük vergi indirimi gibi ayrıcalıklar bekleyen bir yüzsüzlüğe bürünmesi artık sabır sınırlarını aşmıştır. Halk, yokluk içinde yaşam mücadelesi verirken, kaynakların bir avuç yandaşa peşkeş çekilmesine göz yummayacak ve bu talan düzeninin değişmesi için mücadeleye devam edeceğiz.
ARTIK TÜKENDIK!
Hakkımız olanı talep etmek için buradayız:
•    Ancak, en düşük memur maaşına %100 zam yapılmasıyla insan onuruna yaraşır asgari bir ücret seviyesine ulaşılacaktır.
•    Asgari ücret işçi sendikaları ve konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir komisyon tarafından belirlenmelidir.
•    Kadın emekçilerin üretim sürecine eşit koşullarda katılabilmesi için iş yerlerinde ücretsiz kreşler açılmalıdır. Bu adım, yalnızca kadınların ekonomik özgürlüklerine katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine de güç kazandıracaktır.
•    Halkın sırtına yüklenen adaletsiz vergiler, emekçinin alın terine yapılan açık bir gasp haline gelmiştir. Vergi adaleti sağlanmalı, ücretli çalışanların vergi dilimi %15’e sabitlenmeli, temel ihtiyaçlara uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
•    Yandaş sendikaların dilenci gibi refah payı talebine karşı, gerçek bir toplu sözleşme mutabakatı sağlanmalıdır. Alacağımız her zam taban aylığımıza ve emekliliğimize yansıtılmalıdır.
•    İşverenin güdümünde olmayan, bağımsız kamu emekçileri konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir toplu sözleşme sistemi şarttır!
•    Eşit işe eşit ücret talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz!
•    Kamu kurumlarındaki mülakat uygulamasına son verilerek liyakatin esas alındığı bir sistem kurulmalıdır.
 
DEĞERLİ KAMU VE BASIN EMEKÇİLERİ!
Artık sessiz kalma zamanı değildir.
Bugün üretimden gelen gücümüzü kullanarak, 1 (bir) günlük iş bırakma eylemini gerçekleştiriyoruz. Bu, yalnızca kamu emekçilerinin değil, toplumun her kesiminin mücadelesidir. Bu mücadele, insanca bir yaşam, adil bir gelir dağılımı ve halkın refahını önceleyen bir düzen içindir.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, emeğimizin ve onurumuzun hiçe sayılmasına asla izin vermeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz!
Hep birlikte sesimizi yükseltelim!
Bu burada bitmeyecektir, taleplerimizin dikkate alınmaması durumunda tüm emekçiler ile genel grevin örgütlenme sürecinde etkili olacağımızı kamuoyuna buradan ilan ediyoruz.
İşyerlerimizden ve alanlardan uyarıyoruz! Emeğimiz için, geleceğimiz için, adalet için mücadeleye devam ediyor ve hükümeti bu yanlıştan acilen dönmeye davet ediyoruz.
"SİZLER YEDİNİZ HESABI BİZ ÖDEMEYECEĞİZ!!!"
"YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ"
"PATRONA TEŞVİK, EMEĞE ZULÜM."
"TÜİK YALANI, EMEKÇİNİN DÜŞMANI."
"İSTİKRAR DEDİLER, MEMLEKETİ YEDİLER."

 

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

ÜNİVERSİTELERİMİZİ KUŞATAN KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ

ÜNİVERSİTELERİMİZİ KUŞATAN KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ!

Bugün üniversitelerimiz, Cumhuriyet tarihinin en ağır kuşatması altındadır. AKP iktidarı; yükseköğretimi, akademik özgürlüğü, bilimsel liyakati, düşünce özgürlüğünü ve gençliğin geleceğini gasp etmektedir. Üniversitelerimizi rant yuvalarına, apartman dairelerine sıkıştırılmış ticarethanelere dönüştüren bu düzen, gençliği geleceksiz bırakmaktadır.

Ve biz Eğitim-İş olarak diyoruz ki: Bu karanlığa teslim olmayacağız!

Özgür Özerk Demokratik Üniversite

Türkiye’de üniversiteye girmek bir umut, üniversitede okumak ise artık büyük bir lüks haline gelmiştir. Yüksek enflasyon, ekonomik kriz ve iktidarın yanlış politikaları yüzünden milyonlarca gencimiz üniversite eğitimine ya hiç başlayamamakta ya da eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmaktadır.

-TÜİK verilerine göre 2024 yılında 383 bin öğrenci ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle üniversiteyi terk etmiştir.
-EUROSTAT (Avrupa İstatistik Ofisi) verilerine göre Türkiye, Avrupa’da eğitimi yarıda bırakan gençlerin oranının en yüksek olduğu ülkedir (%18,7).

Üniversiteye girmeyi başaran milyonlarca gencimiz ise barınma, beslenme ve ulaşım masrafları altında ezilmektedir.

Parasız Eğitim Parasız Sağlık

  • KYK yurtları yetersizdir: 4 milyondan fazla öğrencinin sadece 1 milyona yakını KYK yurtlarında kalabilmektedir. Yani her 4 öğrenciden yalnızca 1’i barınma hakkına erişebilmektedir.
  • İstanbul’da durum daha vahimdir: 917 bin öğrenciden yalnızca %6,3’ü KYK yurtlarında kalabilmektedir.

Geri kalan öğrenciler ya fahiş kira fiyatlarına mahkûm edilmekte ya da özel yurtlara yönelmek zorunda bırakılmaktadır.

Üstelik barınma sorununu çözmek yerine, KYK yurtlarında odalara ekstra yataklar koyularak öğrencilerin insanca yaşam hakkı gasp edilmektedir. Zaten kalabalık olan 4-6 kişilik odalar, bu uygulama ile adeta koğuşlara dönüştürülmüştür. Bu durum öğrencilerin sağlığını, güvenliğini, ders çalışma ortamını ve özel yaşam hakkını doğrudan ihlal etmektedir.

Üniversite öğrencisi olmak artık ailelerin boyunu aşan maliyetler demektir.

 Ankara, İstanbul ve İzmir’de:

  • Özel yurtta kalan bir öğrencinin açılış maliyeti 90 – 92 bin TL, aylık sabit gideri en az 48 – 58 bin TL’dir.
  • Ev kiralayan bir öğrencinin açılış maliyeti 105 bin TL’nin üzerinde, aylık sabit gideri ise 47 bin TL civarındadır.

Bu rakamlar, asgari ücretin iki katından fazla aylık masraf demektir.

Bir öğrencinin ayakta kalabilmesi için sadece yemek masrafı 12 bin TL’yi bulurken, basit sosyal ihtiyaçlar bile (bir kahve içmek, sinemaya gitmek) öğrenciler için ulaşılamaz hale gelmiştir.

OECD raporuna göre Türkiye, üniversite okumanın net getirisi bakımından sondan ikinci sıradadır. Yani üniversite bitirilse bile karşılığı düşük ücretli işsizliktir. EUROSTAT verilerine göre Türkiye, Avrupa’da üniversite mezunlarının en düşük gelire sahip olduğu ülkedir. Üniversite mezunları işsiz kalmakta, iş bulanlar ise açlık sınırında maaşlarla yaşamaya mahkum edilmektedir.

Sömürüye Boyun Eğmeyeceğiz!

Gençlerimiz “üniversite okusam da işsiz kalacağım” düşüncesine sürüklenmiştir. İşte bu tablo, AKP’nin üniversite politikalarının iflas ettiğinin kanıtıdır.

YÖK 12 EYLÜL’ÜN MİRASI, AKP’NİN SOPASI

12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK, bugün AKP eliyle üniversitelerin boğazına geçirilmiş bir pranga haline gelmiştir. Avrupa Üniversiteler Birliği’nin raporuna göre Türkiye, akademik özerklik açısından 35 ülke arasında sonuncudur!

Rektör atamaları Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasına bırakılmış, Anayasa Mahkemesi kararları hiçe sayılmış, 56 üniversiteye anayasaya aykırı biçimde rektör atanmıştır. Bu, sadece bir anayasa ihlali değil, üniversitelerimizin özerkliğine doğrudan müdahaledir.

Bilimsel liyakat çöpe atılmış, akademik kadrolar siyasi sadakat üzerinden şekillendirilmiştir. 2016’da URAP sıralamasında ilk 1000’de 18 üniversitemiz varken, 2025’te bu sayı 10’a düşmüştür.

BÜTÇE VAR, ANCAK ÜNİVERSİTELERE YOK!

2025 bütçesinde devlet üniversitelerine 487 milyar TL ayrılmışken , 141 üniversiteye , Diyanet İşleri Başkanlığı’na 130 milyar TL ayrılmıştır. Üniversitelerimiz laboratuvar, kütüphane, yurt ve derslik açısından yetersiz bırakılırken; ülke bilime değil, itaate yatırım yapmaktadır.

Saraya Değil Üniversiteye Bütçe!

ÜNİVERSİTELERDE İDARİ PERSONELİN SORUNLARI ARTIYOR!

Üniversitelerdeki idari ve teknik personel görmezden gelinmekte, ağır biçimde ayrımcı uygulamalara maruz kalmaktadır. Görevde Yükselme ve Unvan değişikliği sınavının merkezi olarak her yıl açılmaması ve mülakat uygulamaları haksızlıklara yol açmaktadır. Bu sınavlar her yıl en az iki kez yapılmalı ve atamalar bu sınav sonuçlarına göre gerçekleştirilmelidir. Ayrıca bu sınavlar, sadece şef ve şube müdürlüğü gibi kadroları değil, fakülte/enstitü/yüksekokul sekreteri ve daire başkanı gibi kadroları da kapsamalıdır. İdari personelin çalışma ortamları fiziki olarak yetersizdir. Döner sermaye payları adil bir şekilde dağıtılmamaktadır.

 

Eğitim-İş olarak uyarıyoruz:

  • Üniversitelerimizi karanlığa teslim etmeyeceğiz.
  • 12 Eylül’ün mirası YÖK kaldırılmalı, üniversiteler demokratik ve özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır.
  • Akademisyenler üzerindeki baskılar son bulmalı, öğrencilerin demokratik hakları güvence altına alınmalıdır. Akademisyenlerin ülkeyi terk etmelerinin önüne geçilmelidir.
  • İdari personele tayin ve üniversite tazminat hakkı verilmelidir. Kamuda en mahrum olan Üniversite idari personeli yoksulluktan kurtarılmalıdır.
  • Üniversitelerde iş barışını bozan ücret adaletsizliği giderilmelidir.
  • Kamu personelin tamamına 3600 ek gösterge hakkı verilmelidir.

Saraya Değil Personele Bütçe

  • Üniversiteye ayrılan bütçe artırılmalı, öğrencilerin barınma ve beslenme sorunu çözülmelidir.
  • Akademik ve idari personelin maaş, hak ve çalışma koşulları insanca yaşama uygun hale getirilmelidir.
  • Rektörler seçimle gelmelidir.

Kayyum Rektörler İstemiyoruz!

AKP’nin politikaları üniversitelerimizi çürütse de biz biliyoruz: Bilim susmaz, gençlik teslim alınamaz!

Eğitim-İş olarak, üniversitelerimizi rantın, gericiliğin ve siyasi baskının elinden kurtarmak için mücadeleyi sürdüreceğiz.

Özgür, Laik , Demokratik Üniversite!

Ege Üniversitesi’nde öğrenim gören gençlerimiz bu ülkenin geleceğidir. Asla düşman muamelesi görmeyi hak etmezler. Üniversiteler bilim ve özgür düşüncenin yuvalarıdır. Ancak ne yazık ki dışarıdan gelen grupların kampüs içinde stant açmak isteyen öğrencilere müdahale bulunması kabul edilemez. Üniversite yönetiminin bu konuda derhal açıklama yapmasını talep ediyoruz.

Tüm farklı düşünen öğrencilerin anayasal hakları olan stant açma ve protesto faaliyetleri engellenmekte, polisin kampüs içindeki aşırı müdahalesi sonucu çok sayıda öğrenci fiziksel şiddete maruz kalmakta ve gözaltına alınmaktadır. Bu uygulamaların hukuka ve insan haklarına aykırıdır.

Üniversiteler, öğrencilerin özgürce bilim üretip demokratik ortamda bir araya gelebildiği yerler olmalıdır. Artan yemek ücretleri başta olmak üzere öğrencilerin meşru taleplerinin dikkate alınması, yasak ve baskıların son bulması gerekmektedir. Kampüs içinde gereksiz çevik kuvvet varlığı sona erdirilmeli, kapatılan stantlar yeniden açılmalı ve üniversiteler siyasal baskılardan arınmış, özerk yapısına kavuşmalıdır.

Eğitim-İş olarak öğrencilerimizin yanında olduğumuzu, bu baskı ve şiddete karşı mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.

Üniversitelerimizi kurtarmak için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz!

Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz

 

 

 

 

DEVAMI

ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜMÜZÜ KULLANARAK EMEĞİMİZE VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKMAK İÇİN ANKARA DAYDIK

Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalar olarak kamu çalışanlarına ve  kamu emeklilerine reva görülen zam teklifini protesto etmek için iş bıraktık; Anıtpark’tan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yürüdük.


 

DEVAMI

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • Şube Açılışı
  • Başkanlar Kurulu
  • Milli Bayramlar
  • Basılı Basın

Videolar

  • Eğitim İş Yükseköğretim Şubeleri Yükseköğretim Kurumunu Ankara da Uyardı
  • Üniversitelerde Yurt Sorunu ile İlgili Şube Başkanı Elbey Kale nin Açıklaması
  • Ege Üniversitesi Kreş Hakkının Kaldırılmasını Protesto Ettik
  • Ege Üniversitesi Kreş Hakkının Kaldırılmasını Protesto Ettik