Aduan Konten Aduan Konten Negatif Aduan Kominfo Aduan Konten Judi Trust Positif Kominfo Cek Internet Positif Cek Blokir Website Lapor Konten Negatif Internet Positif Internet Sehat Layanan Aduan Layanan Aduan Konten Kominfo Trust Positif aduan konten.id aduankonten go id lapor aduan konten cek aduan konten
Eğitim İş İzmir 4 Nolu Şube
Eğitim İş İzmir 4 Nolu Şubesi

İzmir Katip Çelebi Üniversitesinin Mobbing Uygulamalarına Karşı Basın Açıklaması Yaptık.

Sendika Haberleri

İzmir Katip Çelebi Üniversitesinin  Mobbing Uygulamalarına Karşı Basın Açıklaması Yaptık.

Basına ve Kamuoyuna

2010 yılında AKP’ye yakınlığı ile bilinen kadrolar tarafından kurulan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, kurulduğu yıllardan beri liyakatsızlığın ve mobbingin İzmir’deki kalesi haline gelmiştir.

Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından onaylanmış olan İKÇÜ yönetimi, yeterince görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı yapmayarak, şeflikten daire başkanlığına kadar olan tüm yönetici kadroları, hükümete yakın kişiler arasından hülle yolu ile atamayı tercih ederek kendi kalite belgelerinde yer alan ‘liyakat’ ilkesini ayaklar altına almıştır. Sayıştay raporlarında da görüleceğe üzere çok sayıda akademik kadro atamasını kişiye özel ilanlar ile yapmış ve yapmaya da devam etmektedir.

Konu mobbing olduğunda İKÇÜ Yönetimi, çalışanlar arasında ayrım yapmamaktadır. Profesöründen araştırma görevlisine, memurundan işçisine, dekanından bölüm başkanına kadar herkes mobbinge maruz kalabilmektedir.

İşlerini layıkıyla yapan güvenlik ve temizlik personeline sudan sebeplerle tutanaklar tutulmakta, soruşturma tehdidi altında çalışmaları beklenmektedir.

Kendilerine mobbing uygulanan İKÇÜ çalışanları zaman zaman istifaya zorlanabilmekte, zaman zaman da intihara sürüklenebilmektedir. Bu iki seçenekten birini seçmeyen personeller ise uydurma bahanelerle işinden atılabilmektedir.

Üniversite içinde sendikamız tarafından yapılmak istenen ve öncesinde yer tahsis edilen “mobbing ile mücadele” konulu söyleşi bir gün kala “tadilat yapılacak” gerekçesi ile Rektörlük tarafından fiilen yasaklanabilmektedir.

Sloganı “Farkındayız Farklıyız” olan İKÇÜ yönetimi, gerçekten de ‘farklı’ olduklarını personeller arasında yaptıkları ayrımcılık ve mobbing ile göstermekte, çok sayıda personeli mağdur etmekte, azımsanmayacak sayıda personelin de başka kurumlara kaçmasına sebep olmaktadır.

Mobbing mağdurlarından biri olan Nuray Aras, 2022 yılında KPSS puanı ile atandığı İKÇÜ’de Destek Hizmetleri ve Güvenlik Birimi’nde hizmetli olarak çalışmaya başlamıştır.

Haftada bir gün özel eğitim alması gereken ağır engelli oğluna refakat edebilmesi için kurum tarafından idari izin kullandırılmadığından, tüm yıllık ve mazeret izinlerini kullanmak zorunda bırakılmıştır.

“Bakmakla yükümlü olduğu ağır engelli yakını olan memurun fazla çalışma ve gece çalışmasından muaf olduğuna” dair dilekçe verdiği güne kadar hafta sonları yapılan ÖSYM ve AÖF sınavlarında çalışması için birim amiri Sara Turgut ve Şube Müdürü Abdullah Görkem Ünal tarafından baskı görmüştür.

17 Kasım 2023 tarihinde sınıf temizliği yaparken düşerek iş kazası geçirmiş, ambulans ile Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmıştır. İş kazası İKÇÜ Rektörlüğü tarafından SGK’ya bildirilmemiştir. Kazadan kaynaklı ağrı ve şikayetlerin artması üzerine gittiği Bergama Necla Mithat Öztüre Devlet Hastanesi’nden “ağır ve tehlikeli işlerde çalışması, uzun süre ayakta kalması beyin sinir cerrahisi açısından sakıncalıdır” yazan 3 aylık durum bildirir sağlık kurulu raporu verilmiştir. Raporu birimine bildiren Nuray Aras’a, Şube Müdürü Abdullah Görkem Ünal’ın “30 dakika çalışsın 5 dakika dinlensin” dediği iletilmiştir.

28 Mayıs 2024 tarihinde İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden “uzun süre ayakta kalması gereken işlerde ve ağır işlerde çalışması beyin sinir cerrahisi açısından sakıncalıdır” yazan 6 aylık sağlık kurulu raporu verilmiştir.

29 Mayıs 2024 tarihinde sağlık raporlarıyla birlikte, “MEB onaylı Dış Giyim Kalfalık ile Bilgisayar İşletmenliği sertifikalarının olduğunu, üniversitenin beden gücüne ihtiyaç duyulmayan ve uzun süre ayakta kalmayı gerektirmeyen bir biriminde çalışabileceğini” bildiren dilekçesini Rektörlüğe vermiş, cevap verilmemesi üzerine yazdığı ikinci dilekçesine 30 Temmuz 2024 tarihinde “talebiniz uygun bulunmamıştır” şeklinde yanıt verilmiştir.

31 Temmuz 2024 tarihinde 3 aydır beklediği fizik tedavisine başlanmış, 9 Ağustos 2024 tarihinde Rektörlük, fizik tedavi raporunu “fenne aykırı olduğu” şüphesiyle Nuray Aras’ı evinden ve işinden oldukça uzak mesafede olan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk etmiştir. 29 Ağustos 2024 tarihinde raporun “fenne uygun olduğu” sağlık kurulu raporuyla onaylanmıştır.

Nuray Aras, Üniversiteye verdiği dilekçesinden 'Rektör ve Genel Sekreterin haberinin olup olmadığını' öğrenmek için Eğitim İş 4 No.lu Şube Özlük-Hukuk Sekreteri Ozan Akşar ile birlikte Genel Sekreter Nuretdin Memur ile görüşmeye gittiğinde, Nuretdin Memur, kendisinin ve Rektörün durumdan haberdar olduğunu belirtmiş, eğer bu şekilde sağlık raporları almaya devam ederse, işine son vermek zorunda kalacaklarını söylemiştir.

İKÇÜ Rektörlüğü’nün tüm bu keyfi uygulamaları neticesinde 26 Eylül 2024 tarihinde Eğitim İş avukatlarımızla birlikte Üniversite’ye idari dava açılmıştır. 6 Kasım 2024 tarihinde 8. İdare Mahkemesi tarafından, “Anayasa ile güvence altına alınan temel haklarından olan sağlık ve çalışma haklarının ihlali anlamına geleceği dolayısıyla davacı açısından telafisi güç ya da imkansız zararlar oluşabileceği” vurgulanarak yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir. Üniversitenin karara itiraz etmesi üzerine Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 5 Aralık 2024 tarihinde itirazı reddetmiştir. Yargılama nihayetinde davanın kabulü ile dava konusu hukuka aykırı işlemin iptaline karar verilmiştir.

Nuray Aras tüm bu süreç boyunca yoğun mobbinge maruz bırakılmıştır. Özellikle özel eğitim günleri için kullandığı yıllık ve mazeret izinleri bittiğinde ağır engelli oğlunu derslere götürmesi engellenmiştir.

Ağır engelli oğlunun askerlikten muafiyet işlemlerini İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaptırabilmek için izin istemeye Birim Müdürü Abdullah Görkem Ünal’ın odasına gittiğinde Nuraya Aras’a yönelik olarak “asla izin veremeyeceğini, nankör bir insan olduğunu” bağıra çağıra defalarca söylemiştir. A. G. Ünal “Yıllık ve mazeret izinlerini oğlunun özel eğitimi için kullandırarak engelli oğluna iyilik yaptığını” söyleyerek bağırmaya devam etmiş, Nuray Aras ise “bu izni engelli oğlunun askerlik işlemlerini halletmek için, hastane randevularına gitmediği takdirde 2 aylık uğraşısının boşa gideceğini, izin istemek için gelmesinin tek sebebinin, engelli oğlunun mağdur olmasına engel olmak istemesi olduğunu” söylemiş, anne olduğunu hatırlatmıştır, A. G. Ünal’ın sert tutumu ve bağırmaya devam etmesi üzerine çaresizliğinden ağlamaya başlamıştır. 42 yaşındaki Nuray Aras hayatı boyunca böyle bir aşağılanmaya maruz kalmamıştır.

16 Aralık 2024 tarihinde görev yeri değişikliği ve mesai saatleri güya mahkeme kararına uyularak hazırlanmıştır. Buna göre normalde mesaisi 8.00-17.00 saatleri arasında olan Nuray Aras’ın yeni mesaisi sabah 8.00’da başlayıp, gece 20.30’da bitecektir. 1 saatlik öğle arası sayılmazsa, tüm mesaisi boyunca 30 dakika çalışıp, 15 dakika mola vermesi beklenmektedir. Tüm sağlık raporlarına ve mahkeme kararına rağmen gene temizlik işi verilmiş olup her gün 6 adet sınıfı, çok sayıda laboratuvarın da bulunduğu Su Ürünleri Fakültesi ve Eczacılık Fakültelerine ait 2 bina ile Medya Merkezi’ni de temizlemesi beklenmektedir.

17.30’dan sonra kampüs kapılarında bulunan güvenlik görevlileri dışında hiçbir çalışanın kalmadığı, hava karardıktan sonra saldırı ya da taciz riskinin olabileceği kampüste Nuray Aras’ın tek başına temizlik yapması beklenmektedir. Rektörlük, Nuray Aras’ın sağlığı ve oğlunun hayatıyla oynadığı yetmiyormuş gibi can güvenliğini de tehlikeye atmak istemektedir. Evine gece saat 23.00 gibi varabilen Nuray Aras çocuklarını uyanık görememektedir.

Nuray Aras, Eğitim İş Sendikası’nın İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Temsilcilik Başkanı’dır. Yoğun mesaisine rağmen haksızlıklara uğrayan ve hakkını arayan çalışanlar için mücadele etmektedir. İKÇÜ Rektörlüğü ise Nuray Aras’ı sağlığından etmek, ağır engelli oğlunu özel eğitiminden mahrum bırakmak için elinden geleni yapmakta, yasaları çiğnemekte, mahkeme kararlarını umursamamaktadır.

Kamu kurumlarındaki mesai saatlerini sadece İzmir Valiliği düzenleyebilmektedir. Temizlik işi yapan bir memurdan 12,5 saatlik mesai yapması beklenilemez. İKÇÜ Rektörlüğü derhal yaptığı yanlıştan dönmeli, başta YÖK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve İzmir Valiliği olmak üzere tüm yetkili kurumlar bu konuda gereğini yapmalıdır.

İnsan haklarını ayaklar altına alan bu uygulamalara karşı gereğinin yapılması için Nuray Aras İKÇÜ Rektörlüğüne itiraz dilekçesini vermiş, sendikamız Eğitim İş ise İzmir Valiliği’ne yazı yazmış ayrıca Nuray Aras adına Eğitim İş Genel Merkezimiz tarafından İzmir 4. İdare Mahkemesinde yürütmenin durdurulması talepli iptal davası açılmıştır.

Emekçilerden yana taraf olan Eğitim İş Sendikası, temsilcilerine ve üyelerine yapılan haksızlıklar karşısında boyun eğmeyecek, kararlılıkla hak arama mücadelesini sürdürecektir.

Eğitim İş İzmir 4 No.lu Şube (Yükseköğretim Şubesi) Yönetimi

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

ÜNİVERSİTELERİMİZİ KUŞATAN KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ

ÜNİVERSİTELERİMİZİ KUŞATAN KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ!

Bugün üniversitelerimiz, Cumhuriyet tarihinin en ağır kuşatması altındadır. AKP iktidarı; yükseköğretimi, akademik özgürlüğü, bilimsel liyakati, düşünce özgürlüğünü ve gençliğin geleceğini gasp etmektedir. Üniversitelerimizi rant yuvalarına, apartman dairelerine sıkıştırılmış ticarethanelere dönüştüren bu düzen, gençliği geleceksiz bırakmaktadır.

Ve biz Eğitim-İş olarak diyoruz ki: Bu karanlığa teslim olmayacağız!

Özgür Özerk Demokratik Üniversite

Türkiye’de üniversiteye girmek bir umut, üniversitede okumak ise artık büyük bir lüks haline gelmiştir. Yüksek enflasyon, ekonomik kriz ve iktidarın yanlış politikaları yüzünden milyonlarca gencimiz üniversite eğitimine ya hiç başlayamamakta ya da eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmaktadır.

-TÜİK verilerine göre 2024 yılında 383 bin öğrenci ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle üniversiteyi terk etmiştir.
-EUROSTAT (Avrupa İstatistik Ofisi) verilerine göre Türkiye, Avrupa’da eğitimi yarıda bırakan gençlerin oranının en yüksek olduğu ülkedir (%18,7).

Üniversiteye girmeyi başaran milyonlarca gencimiz ise barınma, beslenme ve ulaşım masrafları altında ezilmektedir.

Parasız Eğitim Parasız Sağlık

  • KYK yurtları yetersizdir: 4 milyondan fazla öğrencinin sadece 1 milyona yakını KYK yurtlarında kalabilmektedir. Yani her 4 öğrenciden yalnızca 1’i barınma hakkına erişebilmektedir.
  • İstanbul’da durum daha vahimdir: 917 bin öğrenciden yalnızca %6,3’ü KYK yurtlarında kalabilmektedir.

Geri kalan öğrenciler ya fahiş kira fiyatlarına mahkûm edilmekte ya da özel yurtlara yönelmek zorunda bırakılmaktadır.

Üstelik barınma sorununu çözmek yerine, KYK yurtlarında odalara ekstra yataklar koyularak öğrencilerin insanca yaşam hakkı gasp edilmektedir. Zaten kalabalık olan 4-6 kişilik odalar, bu uygulama ile adeta koğuşlara dönüştürülmüştür. Bu durum öğrencilerin sağlığını, güvenliğini, ders çalışma ortamını ve özel yaşam hakkını doğrudan ihlal etmektedir.

Üniversite öğrencisi olmak artık ailelerin boyunu aşan maliyetler demektir.

 Ankara, İstanbul ve İzmir’de:

  • Özel yurtta kalan bir öğrencinin açılış maliyeti 90 – 92 bin TL, aylık sabit gideri en az 48 – 58 bin TL’dir.
  • Ev kiralayan bir öğrencinin açılış maliyeti 105 bin TL’nin üzerinde, aylık sabit gideri ise 47 bin TL civarındadır.

Bu rakamlar, asgari ücretin iki katından fazla aylık masraf demektir.

Bir öğrencinin ayakta kalabilmesi için sadece yemek masrafı 12 bin TL’yi bulurken, basit sosyal ihtiyaçlar bile (bir kahve içmek, sinemaya gitmek) öğrenciler için ulaşılamaz hale gelmiştir.

OECD raporuna göre Türkiye, üniversite okumanın net getirisi bakımından sondan ikinci sıradadır. Yani üniversite bitirilse bile karşılığı düşük ücretli işsizliktir. EUROSTAT verilerine göre Türkiye, Avrupa’da üniversite mezunlarının en düşük gelire sahip olduğu ülkedir. Üniversite mezunları işsiz kalmakta, iş bulanlar ise açlık sınırında maaşlarla yaşamaya mahkum edilmektedir.

Sömürüye Boyun Eğmeyeceğiz!

Gençlerimiz “üniversite okusam da işsiz kalacağım” düşüncesine sürüklenmiştir. İşte bu tablo, AKP’nin üniversite politikalarının iflas ettiğinin kanıtıdır.

YÖK 12 EYLÜL’ÜN MİRASI, AKP’NİN SOPASI

12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK, bugün AKP eliyle üniversitelerin boğazına geçirilmiş bir pranga haline gelmiştir. Avrupa Üniversiteler Birliği’nin raporuna göre Türkiye, akademik özerklik açısından 35 ülke arasında sonuncudur!

Rektör atamaları Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasına bırakılmış, Anayasa Mahkemesi kararları hiçe sayılmış, 56 üniversiteye anayasaya aykırı biçimde rektör atanmıştır. Bu, sadece bir anayasa ihlali değil, üniversitelerimizin özerkliğine doğrudan müdahaledir.

Bilimsel liyakat çöpe atılmış, akademik kadrolar siyasi sadakat üzerinden şekillendirilmiştir. 2016’da URAP sıralamasında ilk 1000’de 18 üniversitemiz varken, 2025’te bu sayı 10’a düşmüştür.

BÜTÇE VAR, ANCAK ÜNİVERSİTELERE YOK!

2025 bütçesinde devlet üniversitelerine 487 milyar TL ayrılmışken , 141 üniversiteye , Diyanet İşleri Başkanlığı’na 130 milyar TL ayrılmıştır. Üniversitelerimiz laboratuvar, kütüphane, yurt ve derslik açısından yetersiz bırakılırken; ülke bilime değil, itaate yatırım yapmaktadır.

Saraya Değil Üniversiteye Bütçe!

ÜNİVERSİTELERDE İDARİ PERSONELİN SORUNLARI ARTIYOR!

Üniversitelerdeki idari ve teknik personel görmezden gelinmekte, ağır biçimde ayrımcı uygulamalara maruz kalmaktadır. Görevde Yükselme ve Unvan değişikliği sınavının merkezi olarak her yıl açılmaması ve mülakat uygulamaları haksızlıklara yol açmaktadır. Bu sınavlar her yıl en az iki kez yapılmalı ve atamalar bu sınav sonuçlarına göre gerçekleştirilmelidir. Ayrıca bu sınavlar, sadece şef ve şube müdürlüğü gibi kadroları değil, fakülte/enstitü/yüksekokul sekreteri ve daire başkanı gibi kadroları da kapsamalıdır. İdari personelin çalışma ortamları fiziki olarak yetersizdir. Döner sermaye payları adil bir şekilde dağıtılmamaktadır.

 

Eğitim-İş olarak uyarıyoruz:

  • Üniversitelerimizi karanlığa teslim etmeyeceğiz.
  • 12 Eylül’ün mirası YÖK kaldırılmalı, üniversiteler demokratik ve özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır.
  • Akademisyenler üzerindeki baskılar son bulmalı, öğrencilerin demokratik hakları güvence altına alınmalıdır. Akademisyenlerin ülkeyi terk etmelerinin önüne geçilmelidir.
  • İdari personele tayin ve üniversite tazminat hakkı verilmelidir. Kamuda en mahrum olan Üniversite idari personeli yoksulluktan kurtarılmalıdır.
  • Üniversitelerde iş barışını bozan ücret adaletsizliği giderilmelidir.
  • Kamu personelin tamamına 3600 ek gösterge hakkı verilmelidir.

Saraya Değil Personele Bütçe

  • Üniversiteye ayrılan bütçe artırılmalı, öğrencilerin barınma ve beslenme sorunu çözülmelidir.
  • Akademik ve idari personelin maaş, hak ve çalışma koşulları insanca yaşama uygun hale getirilmelidir.
  • Rektörler seçimle gelmelidir.

Kayyum Rektörler İstemiyoruz!

AKP’nin politikaları üniversitelerimizi çürütse de biz biliyoruz: Bilim susmaz, gençlik teslim alınamaz!

Eğitim-İş olarak, üniversitelerimizi rantın, gericiliğin ve siyasi baskının elinden kurtarmak için mücadeleyi sürdüreceğiz.

Özgür, Laik , Demokratik Üniversite!

Ege Üniversitesi’nde öğrenim gören gençlerimiz bu ülkenin geleceğidir. Asla düşman muamelesi görmeyi hak etmezler. Üniversiteler bilim ve özgür düşüncenin yuvalarıdır. Ancak ne yazık ki dışarıdan gelen grupların kampüs içinde stant açmak isteyen öğrencilere müdahale bulunması kabul edilemez. Üniversite yönetiminin bu konuda derhal açıklama yapmasını talep ediyoruz.

Tüm farklı düşünen öğrencilerin anayasal hakları olan stant açma ve protesto faaliyetleri engellenmekte, polisin kampüs içindeki aşırı müdahalesi sonucu çok sayıda öğrenci fiziksel şiddete maruz kalmakta ve gözaltına alınmaktadır. Bu uygulamaların hukuka ve insan haklarına aykırıdır.

Üniversiteler, öğrencilerin özgürce bilim üretip demokratik ortamda bir araya gelebildiği yerler olmalıdır. Artan yemek ücretleri başta olmak üzere öğrencilerin meşru taleplerinin dikkate alınması, yasak ve baskıların son bulması gerekmektedir. Kampüs içinde gereksiz çevik kuvvet varlığı sona erdirilmeli, kapatılan stantlar yeniden açılmalı ve üniversiteler siyasal baskılardan arınmış, özerk yapısına kavuşmalıdır.

Eğitim-İş olarak öğrencilerimizin yanında olduğumuzu, bu baskı ve şiddete karşı mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.

Üniversitelerimizi kurtarmak için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz!

Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz

 

 

 

 

DEVAMI

ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜMÜZÜ KULLANARAK EMEĞİMİZE VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKMAK İÇİN ANKARA DAYDIK

Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalar olarak kamu çalışanlarına ve  kamu emeklilerine reva görülen zam teklifini protesto etmek için iş bıraktık; Anıtpark’tan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yürüdük.


 

DEVAMI

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • Şube Açılışı
  • Başkanlar Kurulu
  • Milli Bayramlar
  • Basılı Basın

Videolar

  • Eğitim İş Yükseköğretim Şubeleri Yükseköğretim Kurumunu Ankara da Uyardı
  • Üniversitelerde Yurt Sorunu ile İlgili Şube Başkanı Elbey Kale nin Açıklaması
  • Ege Üniversitesi Kreş Hakkının Kaldırılmasını Protesto Ettik
  • Ege Üniversitesi Kreş Hakkının Kaldırılmasını Protesto Ettik