Aduan Konten Aduan Konten Negatif Aduan Kominfo Aduan Konten Judi Trust Positif Kominfo Cek Internet Positif Cek Blokir Website Lapor Konten Negatif Internet Positif Internet Sehat Layanan Aduan Layanan Aduan Konten Kominfo Trust Positif aduan konten.id aduankonten go id lapor aduan konten cek aduan konten
Eğitim İş İzmir 4 Nolu Şube
Eğitim İş İzmir 4 Nolu Şubesi

DEVRİM ŞEHİDİMİZ KUBİLAY’IN RUHUYLA, CUMHURİYETE SAHİP ÇIKMA KARARLILIĞIMIZ SONSUZ!

Sendika Haberleri

DEVRİM ŞEHİDİMİZ KUBİLAY’IN RUHUYLA, CUMHURİYETE SAHİP ÇIKMA KARARLILIĞIMIZ SONSUZ!

DEVRİM ŞEHİDİMİZ KUBİLAY’IN RUHUYLA, CUMHURİYETE SAHİP ÇIKMA KARARLILIĞIMIZ SONSUZ!

23 Aralık 1930 günü Menemen’de yaşananlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde kara bir leke olarak yerini almıştır. Bir grup gericinin Cumhuriyet’e başkaldırarak genç asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’yi vahşice katletmesiyle sonuçlanan acı olay, laik ve demokratik Cumhuriyetin varlığına yönelen başarısız girişimlerden biri olarak tarihteki yerini almıştır.

Asteğmen Kubilay, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Cumhuriyet’in hayatiyetini tazeleyen ve kuvvetlendiren bir devrim şehidi” tanımıyla, gericiliğe ve karanlığa karşı verilen aydınlanma mücadelesinin sarsılmaz bir simgesi haline gelmiştir.

Bu menfur saldırının ardından Atatürk’ün yayımladığı mesajında kullandığı şu ifadeler hepimiz için ders niteliğindedir:
“Kubilay Bey şehit edilirken, mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında, ahaliden bazılarının onlara alkışla destekte bulunmaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanseverler için utanılacak bir hadisedir.”

Bugün, o alkışların meyvesi olan zihniyetin etkilerini hâlâ yaşamaktayız. Karma eğitime karşı çıkan, kız çocuklarının okumasından ve kadınların iş hayatında varlık göstermesinden rahatsız olan, tarikat ve cemaatlerin kamu yaşamında etkin olmasından memnuniyet duyan bir anlayışın iktidar eliyle beslendiği bu dönemde, Atatürk’ün sözleri bir kez daha anlam kazanmaktadır.

Unutulmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti ulus egemenliğine dayalı, laik ve demokratik bir yapıdır. Bu yapının korunması, ülkemizin çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasının ve bütünlüğünü koruyarak varlığını sürdürmesinin temel koşuludur. Türk ulusu, Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde verdiği mücadeleyle aydınlık bir geleceğin temelini atmıştır ve hiçbir karanlık güç bu yoldan geri döndüremeyecektir.

Bizler, Kubilay’ın uğruna can verdiği değerleri savunmaya devam edeceğiz. Eğitim-İş olarak, Cumhuriyet düşmanlarının ve gerici zihniyetin karşısında Kubilay gibi dimdik duracağımıza, onun hatırasını mücadelemizde yaşatacağımıza söz veriyoruz. Hiçbir baskı, tehdit ve kutuplaştırıcı politika bizleri bu yoldan döndüremeyecektir. Atatürk ve mücadele arkadaşlarından aldığımız mirası, gelecek kuşaklara en güçlü şekilde aktaracağımıza kararlıyız.

Bugün hepimize düşen görev, Kubilay’ın cesaretiyle ve Cumhuriyet aşkıyla aydınlık yarınlara yürümektir. Devrim şehidimiz Kubilay’ı, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’yi saygı, minnet ve şükranla anıyor; bu ülkeyi inadına aydınlık günlere ulaştıracağımıza olan inancımızı bir kez daha haykırıyoruz!

Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın laiklik, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığında aydınlanma mücadelesi!

 

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

TÜM TÜRKİYE’DE İŞ BIRAKTIK, SEFALET ZAMMINI PROTESTO ETTİK

Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş, bağlı sendikalar ve kamu konfederasyonlarıyla birlikte, iktidarın kamu emekçilerine reva gördüğü sefalet zammına karşı bugün tüm Türkiye’de iş bıraktık. Kamu çalışanlarının sesini ve haklı taleplerini kamuoyuna iletmek üzere ülkenin dört bir yanında alanlara çıktık. 
Konfederasyonumuz Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri ile bağlı sendikaların yönetim kurulu üyeleri Anakara'da, illerde Şube başkanları ve üyeleri geniş katılım gösterdi.
Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Hüseyin Kara’nın burada yaptığı açıklama şöyle: 
Bugün, emeğimizin değersizleştirilmesine, yaşam şartlarımızın ağırlaştırılmasına, yoksullaştırılmamıza ve insanca yaşam hakkımızın hiçe sayılmasına karşı ülkemizin her köşesinde alanlardayız.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı %44,38’lik yıllık enflasyon oranı, çarşıda, pazarda yaşadığımız gerçeklerle asla bağdaşmamaktadır. Halkı yanıltan bu sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı susmayacağız! Yalanlarla örülmüş bu sistemin illüzyonunu reddediyoruz ve emeğimizin onurunu korumak için mücadele bayrağını yükseltiyoruz!
Kamu emekçilerinin maaşlarına %11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak, alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir. Üstelik bu hakaret yalnızca kamu emekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini de derinden yaralamaktadır. Ekonomik krizle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz!
Artık zamlar, sıradan bir haber olmaktan çıkıp emekçilerin günlük yaşamını alt üst eden bir gerçekliğe dönüşmüştür. Market raflarından temel ihtiyaçlara, faturaların her kaleminden ulaşım ücretlerine kadar fiyatlardaki artışlar, emekçilerin cebine her gün biraz daha yük bindiriyor. Kamu emekçileri, maaşlarını hangi ihtiyaçlarına yetiştireceklerini şaşırırken, art arda gelen zamlarla mücadele etmek neredeyse imkânsız hale geldi.
Ülkemizde kira artışları, artık vatandaşların barınma hakkını elinden alacak boyutlara ulaşmıştır. Ortalama konut kira bedeli asgari ücret düzeyine ulaşmış, kamu emekçileri kirasını ödeyebilmek için adeta öğrenciler gibi ortak ev tutmaya mecbur bırakılmıştır.
2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren %30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen %11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen %15,75’lik zam ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektir. Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı'nın "fahiş fiyatlı ürünleri boykot edin" çağrısı, siyasi iktidarın halktan ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Emekçi ve emeklilere yapılan bu boykot çağrısı, bir avuç ayrıcalıklı azınlığın sokaktan, çarşıdan ve halkın gerçeklerinden tamamen uzaklaştığını açıkça göstermektedir.
Sayın Erdoğan’a soruyoruz: Elimizde bir simit, bir bardak çayla daha neyi boykot edelim? Elektrik faturasını mı? Çocukların eğitim masraflarını mı? Market reyonlarını mı? Ulaşımı mı?
Halkın yaşam mücadelesini görmezden gelen bu çağrılarla, adeta dalga geçercesine yapılan açıklamaları kabul etmiyor ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sorumluluk almayanları silkelenip kendine gelmeye davet ediyoruz!
Bu çelişkiyi asla kabul etmiyoruz!
Halkın alın teriyle oluşturulan kamu kaynaklarının, halkın refahı yerine rant projelerine ve yandaş şirketlerin kasalarına akıtılması, vicdanları yaralayan bir haksızlıktır. Yandaş şirketlerin, kamu kaynaklarını talan edercesine sahiplenmesi ve üstüne üstlük vergi indirimi gibi ayrıcalıklar bekleyen bir yüzsüzlüğe bürünmesi artık sabır sınırlarını aşmıştır. Halk, yokluk içinde yaşam mücadelesi verirken, kaynakların bir avuç yandaşa peşkeş çekilmesine göz yummayacak ve bu talan düzeninin değişmesi için mücadeleye devam edeceğiz.
ARTIK TÜKENDIK!
Hakkımız olanı talep etmek için buradayız:
•    Ancak, en düşük memur maaşına %100 zam yapılmasıyla insan onuruna yaraşır asgari bir ücret seviyesine ulaşılacaktır.
•    Asgari ücret işçi sendikaları ve konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir komisyon tarafından belirlenmelidir.
•    Kadın emekçilerin üretim sürecine eşit koşullarda katılabilmesi için iş yerlerinde ücretsiz kreşler açılmalıdır. Bu adım, yalnızca kadınların ekonomik özgürlüklerine katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine de güç kazandıracaktır.
•    Halkın sırtına yüklenen adaletsiz vergiler, emekçinin alın terine yapılan açık bir gasp haline gelmiştir. Vergi adaleti sağlanmalı, ücretli çalışanların vergi dilimi %15’e sabitlenmeli, temel ihtiyaçlara uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
•    Yandaş sendikaların dilenci gibi refah payı talebine karşı, gerçek bir toplu sözleşme mutabakatı sağlanmalıdır. Alacağımız her zam taban aylığımıza ve emekliliğimize yansıtılmalıdır.
•    İşverenin güdümünde olmayan, bağımsız kamu emekçileri konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir toplu sözleşme sistemi şarttır!
•    Eşit işe eşit ücret talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz!
•    Kamu kurumlarındaki mülakat uygulamasına son verilerek liyakatin esas alındığı bir sistem kurulmalıdır.
 
DEĞERLİ KAMU VE BASIN EMEKÇİLERİ!
Artık sessiz kalma zamanı değildir.
Bugün üretimden gelen gücümüzü kullanarak, 1 (bir) günlük iş bırakma eylemini gerçekleştiriyoruz. Bu, yalnızca kamu emekçilerinin değil, toplumun her kesiminin mücadelesidir. Bu mücadele, insanca bir yaşam, adil bir gelir dağılımı ve halkın refahını önceleyen bir düzen içindir.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, emeğimizin ve onurumuzun hiçe sayılmasına asla izin vermeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz!
Hep birlikte sesimizi yükseltelim!
Bu burada bitmeyecektir, taleplerimizin dikkate alınmaması durumunda tüm emekçiler ile genel grevin örgütlenme sürecinde etkili olacağımızı kamuoyuna buradan ilan ediyoruz.
İşyerlerimizden ve alanlardan uyarıyoruz! Emeğimiz için, geleceğimiz için, adalet için mücadeleye devam ediyor ve hükümeti bu yanlıştan acilen dönmeye davet ediyoruz.
"SİZLER YEDİNİZ HESABI BİZ ÖDEMEYECEĞİZ!!!"
"YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ"
"PATRONA TEŞVİK, EMEĞE ZULÜM."
"TÜİK YALANI, EMEKÇİNİN DÜŞMANI."
"İSTİKRAR DEDİLER, MEMLEKETİ YEDİLER."

 

DEVAMI

İzmir Katip Çelebi Üniversitesinin Mobbing Uygulamalarına Karşı Basın Açıklaması Yaptık.

Basına ve Kamuoyuna

2010 yılında AKP’ye yakınlığı ile bilinen kadrolar tarafından kurulan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, kurulduğu yıllardan beri liyakatsızlığın ve mobbingin İzmir’deki kalesi haline gelmiştir.

Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından onaylanmış olan İKÇÜ yönetimi, yeterince görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı yapmayarak, şeflikten daire başkanlığına kadar olan tüm yönetici kadroları, hükümete yakın kişiler arasından hülle yolu ile atamayı tercih ederek kendi kalite belgelerinde yer alan ‘liyakat’ ilkesini ayaklar altına almıştır. Sayıştay raporlarında da görüleceğe üzere çok sayıda akademik kadro atamasını kişiye özel ilanlar ile yapmış ve yapmaya da devam etmektedir.

Konu mobbing olduğunda İKÇÜ Yönetimi, çalışanlar arasında ayrım yapmamaktadır. Profesöründen araştırma görevlisine, memurundan işçisine, dekanından bölüm başkanına kadar herkes mobbinge maruz kalabilmektedir.

İşlerini layıkıyla yapan güvenlik ve temizlik personeline sudan sebeplerle tutanaklar tutulmakta, soruşturma tehdidi altında çalışmaları beklenmektedir.

Kendilerine mobbing uygulanan İKÇÜ çalışanları zaman zaman istifaya zorlanabilmekte, zaman zaman da intihara sürüklenebilmektedir. Bu iki seçenekten birini seçmeyen personeller ise uydurma bahanelerle işinden atılabilmektedir.

Üniversite içinde sendikamız tarafından yapılmak istenen ve öncesinde yer tahsis edilen “mobbing ile mücadele” konulu söyleşi bir gün kala “tadilat yapılacak” gerekçesi ile Rektörlük tarafından fiilen yasaklanabilmektedir.

Sloganı “Farkındayız Farklıyız” olan İKÇÜ yönetimi, gerçekten de ‘farklı’ olduklarını personeller arasında yaptıkları ayrımcılık ve mobbing ile göstermekte, çok sayıda personeli mağdur etmekte, azımsanmayacak sayıda personelin de başka kurumlara kaçmasına sebep olmaktadır.

Mobbing mağdurlarından biri olan Nuray Aras, 2022 yılında KPSS puanı ile atandığı İKÇÜ’de Destek Hizmetleri ve Güvenlik Birimi’nde hizmetli olarak çalışmaya başlamıştır.

Haftada bir gün özel eğitim alması gereken ağır engelli oğluna refakat edebilmesi için kurum tarafından idari izin kullandırılmadığından, tüm yıllık ve mazeret izinlerini kullanmak zorunda bırakılmıştır.

“Bakmakla yükümlü olduğu ağır engelli yakını olan memurun fazla çalışma ve gece çalışmasından muaf olduğuna” dair dilekçe verdiği güne kadar hafta sonları yapılan ÖSYM ve AÖF sınavlarında çalışması için birim amiri Sara Turgut ve Şube Müdürü Abdullah Görkem Ünal tarafından baskı görmüştür.

17 Kasım 2023 tarihinde sınıf temizliği yaparken düşerek iş kazası geçirmiş, ambulans ile Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmıştır. İş kazası İKÇÜ Rektörlüğü tarafından SGK’ya bildirilmemiştir. Kazadan kaynaklı ağrı ve şikayetlerin artması üzerine gittiği Bergama Necla Mithat Öztüre Devlet Hastanesi’nden “ağır ve tehlikeli işlerde çalışması, uzun süre ayakta kalması beyin sinir cerrahisi açısından sakıncalıdır” yazan 3 aylık durum bildirir sağlık kurulu raporu verilmiştir. Raporu birimine bildiren Nuray Aras’a, Şube Müdürü Abdullah Görkem Ünal’ın “30 dakika çalışsın 5 dakika dinlensin” dediği iletilmiştir.

28 Mayıs 2024 tarihinde İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden “uzun süre ayakta kalması gereken işlerde ve ağır işlerde çalışması beyin sinir cerrahisi açısından sakıncalıdır” yazan 6 aylık sağlık kurulu raporu verilmiştir.

29 Mayıs 2024 tarihinde sağlık raporlarıyla birlikte, “MEB onaylı Dış Giyim Kalfalık ile Bilgisayar İşletmenliği sertifikalarının olduğunu, üniversitenin beden gücüne ihtiyaç duyulmayan ve uzun süre ayakta kalmayı gerektirmeyen bir biriminde çalışabileceğini” bildiren dilekçesini Rektörlüğe vermiş, cevap verilmemesi üzerine yazdığı ikinci dilekçesine 30 Temmuz 2024 tarihinde “talebiniz uygun bulunmamıştır” şeklinde yanıt verilmiştir.

31 Temmuz 2024 tarihinde 3 aydır beklediği fizik tedavisine başlanmış, 9 Ağustos 2024 tarihinde Rektörlük, fizik tedavi raporunu “fenne aykırı olduğu” şüphesiyle Nuray Aras’ı evinden ve işinden oldukça uzak mesafede olan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk etmiştir. 29 Ağustos 2024 tarihinde raporun “fenne uygun olduğu” sağlık kurulu raporuyla onaylanmıştır.

Nuray Aras, Üniversiteye verdiği dilekçesinden 'Rektör ve Genel Sekreterin haberinin olup olmadığını' öğrenmek için Eğitim İş 4 No.lu Şube Özlük-Hukuk Sekreteri Ozan Akşar ile birlikte Genel Sekreter Nuretdin Memur ile görüşmeye gittiğinde, Nuretdin Memur, kendisinin ve Rektörün durumdan haberdar olduğunu belirtmiş, eğer bu şekilde sağlık raporları almaya devam ederse, işine son vermek zorunda kalacaklarını söylemiştir.

İKÇÜ Rektörlüğü’nün tüm bu keyfi uygulamaları neticesinde 26 Eylül 2024 tarihinde Eğitim İş avukatlarımızla birlikte Üniversite’ye idari dava açılmıştır. 6 Kasım 2024 tarihinde 8. İdare Mahkemesi tarafından, “Anayasa ile güvence altına alınan temel haklarından olan sağlık ve çalışma haklarının ihlali anlamına geleceği dolayısıyla davacı açısından telafisi güç ya da imkansız zararlar oluşabileceği” vurgulanarak yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir. Üniversitenin karara itiraz etmesi üzerine Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 5 Aralık 2024 tarihinde itirazı reddetmiştir. Yargılama nihayetinde davanın kabulü ile dava konusu hukuka aykırı işlemin iptaline karar verilmiştir.

Nuray Aras tüm bu süreç boyunca yoğun mobbinge maruz bırakılmıştır. Özellikle özel eğitim günleri için kullandığı yıllık ve mazeret izinleri bittiğinde ağır engelli oğlunu derslere götürmesi engellenmiştir.

Ağır engelli oğlunun askerlikten muafiyet işlemlerini İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaptırabilmek için izin istemeye Birim Müdürü Abdullah Görkem Ünal’ın odasına gittiğinde Nuraya Aras’a yönelik olarak “asla izin veremeyeceğini, nankör bir insan olduğunu” bağıra çağıra defalarca söylemiştir. A. G. Ünal “Yıllık ve mazeret izinlerini oğlunun özel eğitimi için kullandırarak engelli oğluna iyilik yaptığını” söyleyerek bağırmaya devam etmiş, Nuray Aras ise “bu izni engelli oğlunun askerlik işlemlerini halletmek için, hastane randevularına gitmediği takdirde 2 aylık uğraşısının boşa gideceğini, izin istemek için gelmesinin tek sebebinin, engelli oğlunun mağdur olmasına engel olmak istemesi olduğunu” söylemiş, anne olduğunu hatırlatmıştır, A. G. Ünal’ın sert tutumu ve bağırmaya devam etmesi üzerine çaresizliğinden ağlamaya başlamıştır. 42 yaşındaki Nuray Aras hayatı boyunca böyle bir aşağılanmaya maruz kalmamıştır.

16 Aralık 2024 tarihinde görev yeri değişikliği ve mesai saatleri güya mahkeme kararına uyularak hazırlanmıştır. Buna göre normalde mesaisi 8.00-17.00 saatleri arasında olan Nuray Aras’ın yeni mesaisi sabah 8.00’da başlayıp, gece 20.30’da bitecektir. 1 saatlik öğle arası sayılmazsa, tüm mesaisi boyunca 30 dakika çalışıp, 15 dakika mola vermesi beklenmektedir. Tüm sağlık raporlarına ve mahkeme kararına rağmen gene temizlik işi verilmiş olup her gün 6 adet sınıfı, çok sayıda laboratuvarın da bulunduğu Su Ürünleri Fakültesi ve Eczacılık Fakültelerine ait 2 bina ile Medya Merkezi’ni de temizlemesi beklenmektedir.

17.30’dan sonra kampüs kapılarında bulunan güvenlik görevlileri dışında hiçbir çalışanın kalmadığı, hava karardıktan sonra saldırı ya da taciz riskinin olabileceği kampüste Nuray Aras’ın tek başına temizlik yapması beklenmektedir. Rektörlük, Nuray Aras’ın sağlığı ve oğlunun hayatıyla oynadığı yetmiyormuş gibi can güvenliğini de tehlikeye atmak istemektedir. Evine gece saat 23.00 gibi varabilen Nuray Aras çocuklarını uyanık görememektedir.

Nuray Aras, Eğitim İş Sendikası’nın İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Temsilcilik Başkanı’dır. Yoğun mesaisine rağmen haksızlıklara uğrayan ve hakkını arayan çalışanlar için mücadele etmektedir. İKÇÜ Rektörlüğü ise Nuray Aras’ı sağlığından etmek, ağır engelli oğlunu özel eğitiminden mahrum bırakmak için elinden geleni yapmakta, yasaları çiğnemekte, mahkeme kararlarını umursamamaktadır.

Kamu kurumlarındaki mesai saatlerini sadece İzmir Valiliği düzenleyebilmektedir. Temizlik işi yapan bir memurdan 12,5 saatlik mesai yapması beklenilemez. İKÇÜ Rektörlüğü derhal yaptığı yanlıştan dönmeli, başta YÖK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve İzmir Valiliği olmak üzere tüm yetkili kurumlar bu konuda gereğini yapmalıdır.

İnsan haklarını ayaklar altına alan bu uygulamalara karşı gereğinin yapılması için Nuray Aras İKÇÜ Rektörlüğüne itiraz dilekçesini vermiş, sendikamız Eğitim İş ise İzmir Valiliği’ne yazı yazmış ayrıca Nuray Aras adına Eğitim İş Genel Merkezimiz tarafından İzmir 4. İdare Mahkemesinde yürütmenin durdurulması talepli iptal davası açılmıştır.

Emekçilerden yana taraf olan Eğitim İş Sendikası, temsilcilerine ve üyelerine yapılan haksızlıklar karşısında boyun eğmeyecek, kararlılıkla hak arama mücadelesini sürdürecektir.

Eğitim İş İzmir 4 No.lu Şube (Yükseköğretim Şubesi) Yönetimi

DEVAMI

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • Şube Açılışı
  • Başkanlar Kurulu
  • Milli Bayramlar
  • Basılı Basın

Videolar

  • Eğitim İş Yükseköğretim Şubeleri Yükseköğretim Kurumunu Ankara da Uyardı
  • Üniversitelerde Yurt Sorunu ile İlgili Şube Başkanı Elbey Kale nin Açıklaması
  • Ege Üniversitesi Kreş Hakkının Kaldırılmasını Protesto Ettik
  • Ege Üniversitesi Kreş Hakkının Kaldırılmasını Protesto Ettik